Dolunay Zamanı

Menekşe yaprağından seken bahardaKuşları salsam kentin üstüneAçar mı gamzelerindeki gülüşlerBiter mi gamın kederin Dolunaylı geceler düşürsem haneneBir ıslık çalsam karşı kıyıdan-on beş yıl öncesine dair-Çocuklaşır mı gözlerinYankılanır mı korkusuzluğunGecekondulardan

Dervişçe

Ayazlar ısınır nefesinizdeYer-gök ellerinizdedirDerVe bir derviş kelam ederKitabın ortasından Ey! İnsan der Sürdükçe suskunluğunSürdükçe baş eğişinNe gülün adı kalır ovalardaNe rüzgarın sesi duyulur dağlarda

Çingene Çadırında Bahar

Sihirli bir zambak gibi açarken güneşEski damların ardındanSelvilere düşerdi ilk ışıkları Temmuzun alacakaranlığındaErkendenYeşil sarıya çalardıUmut sevince Yağmur damlaları süzülürken ay ışığındanGeceye bırakırdık ıslıklarımızıGeceye bırakırdı çingene kızlarıBöğürtlen kırmızısı sevdalarını

Bahar Yargısı

Ansızın gelir baharGüneşi, rüzgârı ve yağmuruylaYaprak kımıldamaya başlar dalındaGök gürültüsüyle irkilir yorgun kentVe kırkikindilerle kucaklaşır toprak Ayna tutar gibi durgun bir göleAkasyalar arasından süzülür güneşDerman bulur cümle mahlukatDağ-taş yeşile dururBaşlar senfonisi saka kuşlarının

Sessiz Çığlık

Güneş düğümleyin çıkınımaÜşüdükçe ısınırımMatarama, umut doldurunSusadıkça içerimKaranfil sürün mavzerimeGülümseyip koklarımAdımı insan koyunVurun beni dağlara

Öfke Gediği

Sabırla dinledikÖfkeyle güldükAnlatılan memleket hikayelerine Nasıl da yalnızlaştık bulvar kıraathanelerindeVe nasıl da çoğaldık varoşlarında kentinDüşümüzü düşler süslerdiGeceyi ay ışığıVe geceye karışan arkadaş ıslıkları