Ulusal Kapitalizmden Küresel Kapitalizme-14

-DEMOKRASİDEN FAŞİZME- “Devlet” olgusunun görünen yüzünü meşru hukuk normlarına uygunluk gösterdiği dönemlerle sınırlı olarak “temiz bulan” burjuva demokrat aydınları, kapitalizmin artan bunalımlara ve içinden çıkamadığı krizlere paralel olarak yükselen sınıf mücadelesi karşısında  gerçek yüzünü sergilemekte duraksamayan devletin, o “meşru hukuk normlarına uygunluk gösterdiği” dönemleri pek severler ve kitlesel hareketlerin yükselişi karşısında bütün zor güçlerini sahneye süren devleti temize çıkarmak için bu durumu “ derin devlet” terimiyle açıklamaya çalışırlar. Devletin “meşru” görünümlü yapısının altında sakladığı sopanın etrafı kırıp geçirdiğine görünce de şaşar kalırlar. Kaldı ki, burjuva demokrat aydınların bu yaklaşımının dayanakları, her ne kadar bugün için ulusal kökenli tekelci burjuvazinin ve… Devamı

Ulusal Kapitalizmden Küresel Kapitalizme-13

-DEMOKRASİDEN FAŞİZME- Bu yazı dizisinin muhtelif sayılarında, 2. paylaşım savaşının yıkıntılarının üzerinde hızlı bir büyüme gerçekleştiren ve bu büyümenin sonucu merkez kapitalist ülkelerde işsizliğin azaldığı ve kitlesel refahın yaşanmaya başladığı ve kapitalizmin altın çağı olarak adlandırılan 1960-1975 yıllarının siyasal/politik ve kültürel sonuçlarına bakarak kapitalizmi vaftiz eden ve kutsayan burjuva ideologlar ummadıkları bir zamanda başlarını taşa çarpmanın şaşkınlığı içinde bocalamaya başlamışlardır. Ne olmuştu da tıkır tıkır işleyen kapitalizm, freni patlamış ağır vasıta araçları gibi önüne gelen her şeye çarpmaya, her şeyin alt üst olmasına neden olmuştu. İşler eskisi gibi gitmiyordu, işsizlik yeniden uç vermeye başlamış, enflasyon başını kaldırmış, toplumsal/kamusal harcamalar kısıtlanmaya… Devamı

Ulusal Kapitalizmden Küresel Kapitalizme-12

-DEMOKARSİDEN FAŞİZME- Kapitalizmin merkez kapitalist ülkelerde “refah devleti” görünümü veren, ikinci paylaşım savaşının yıkıntıları üzerine inşa edilen sermayenin reel yatırım alanlarına yönelerek Pazar alanları bulduğu,  ekonomik büyümenin kitlesel refahla at başı gittiğive “kapitalizmin altın çağı” denilen 1960-1975 yıllarını kapsayan bu dönemin yıldızı çabuk sönmüştür. 1980 yılların başında kapitalizmin yapısal musibeti bunalımların uç verdiği ve krizlerin kapıda görünmeye başladığı yıllardır. Bu yıllar, sıçrama yapacak birikimi sağlayan küresel kapitalizmin “Neo liberalizm” adı altında saldırıya başladığı dönemin de başlangıç yıllarıdır. Kapitalizmin beşiği İngiltere’de “monetarizm” olarak adlandırılan spekülatif sermayenin para politikalarının topluma dayatıldığı yıllardır. Monetarist politika kamu harcamalarının kısılması, çalışanların ücretlerinin düşürülmesi, istihdam alanlarının… Devamı

Ulusal Kapitalizmden Küresel Kapitalizme-11

-DEMOKRASİDEN FAŞİZME- Tekelci aşamaya girmesiyle birlikte, tarih sahnesine çıkarken ürettiği kendi değerlerine yabancılaşan, gericileşen kapitalizmin “ altın çağ” olarak adlandırılan 1960-1975 yılları arasında yeniden bir “yükselişe geçiş” ivmesi yakalaması, kapitalizmin sonunun yaklaştığına ilişkin tespitlerle çelişir mi?. Şayet sorunun kaynağı, sınıfsal/toplumsal çelişkilerin artmasında aranacaksa bu tespit bir çelişki olmayacaktır, ancak kapitalizmin sonuna  yaklaşma sürecinin bir aşamasında kısa vadeli “sağlıklı” görünmesi mümkündür. Bu olgu ancak ölümünü geçici bir süre ertelemesi olarak görülmelidir. Adı geçen dönemde kapitalizmin sıçrayış yapmasının başlıca iki nedeni üzerinde durulmalıdır. Birincisi, 2. Paylaşım savaşının yıkıntılarının ekonomiye kazandırdığı canlılıktır. Savaş sonrası Avrupa’nın harabeye çevrilmesi, milyonlarca insanın ölmesi, yersiz yurtsuz kalmasının… Devamı

Ulusal Kapitalizmden Küresel Kapitalizme-10

-DEMOKRASİDEN FAŞİZME- Faşizm, tarihin hangi sürecinde ortaya çıkmıştır, bu sürecin maddi ve toplumsal zemini nedir?. Bu zemin var olduğu sürece faşizm tehlikesi de varlığını sürdürecek midir?. Kapitalizm öncesi toplumlarda tanık olunan otoriter yönetimlerle faşizm arasındaki fark nedir?. Doğru bir sentez doğru bir analizin sonucudur. Yanlış başlangıçlardan doğru sonuçlar elde edilemez. Politik/siyasal süreçler kendisini doğuran, var eden maddi koşullar üzerinde ortaya çıkar ve toplumu şekillendirir. Tam da bu süreçte, ne daha geç, ne daha erken… Siyasal/politik sistemler, kendisini doğuran maddi koşulların özgün bir evresinde egemenlik araçları olarak bu maddi güç tarafından belirlenir, uygulama şeklini alır ve organize edilir. Bütün siyasal/politik sistemler… Devamı

Ulusal Kapitalizmden Küresel Kapitalizme-09

Avrupa Birliği ile ilişkilerin görünür yanının gerginleşmesiyle başlayan “eyvah demokrasimiz yok ediliyor” feryadına çok şükür C. Başkanının Brüksel ziyareti sonrası “AB ile on iki aylık takvim kararlaştırdık” açıklaması yüreklere su serpti.  Sağdan sola bütün yelpaze şöyle bir sallandı, TV’lerde açık oturumlar, uzmanların ulemaların yorumları, yazılı ve görsel basının “derin yorumları” çeşniye yeni tatlar katarak hepimizi mest etti.. Umudumuzu kestiğimiz demokrasimizin ne kadar köklü bir geçmişe sahip olduğuna dair menkıbe koro halinde tekrar okunmaya başlandı.  . Yaşasın… Hükümetimiz, AB kriterlerine sadakatini göstermiş, demokrasimizin geçici aksaklıklarının giderilmesiyle yeniden tıkır tıkır işlemeye başlayacağından zerrece kuşkumuz kalmamıştır… Akademisyenlerin açlık grevleri sora erecek, işlerine iade… Devamı

Ulusal Kapitalizmden Küresel Kapitalizme-08

-DEMOKRASİDEN FAŞİZME- Tarihsel –kültürel geleneğimizin sorunlara yaklaşım biçiminin sosyal/siyasal olguları “ “sonuçlar üzerinden değerlendirme” sığlığı ile bu yazı dizisi, okurlarından olumlu olumsuz epeyce tepki topladı… Örneğin “ Silvan’da, Şırnak’ta yaşananları ne zaman göreceksin, tek laf etmiyorsun” ya da “  AKP iktidarının uygulamaları hakkında ne düşünüyorsun” v.b gibi adeta “yazması, okunması zaman alıyor, bir fotoğraf çek, bakması daha kolay olsun”,  “ormanı boş ver,  tek tek ağaçlara bak“ gibi bize has itirazlara aldırış etmeden küresel kapitalizmin aşamalarını, bu aşamalarda ortaya çıkan sorunlara devrimcilerin ürettiği çözüm yollarını ve küresel kapitalizmin mevcut durumu itibariyle önümüze koyduğu sorunları irdelemeye devam edeceğiz. Sebebini anlamaya kafa yormadığınız,… Devamı

Ulusal Kapitalizmden Küresel Kapitalizme-07

-DEMOKRASİDEN FAŞİZME- Kapitalizmin farklı evrelerindeki süreçlerde ortaya çıkan değişikliklerin irdelenmesinde varılmak istenen amaç, bu süreçlerin doğurduğu ve bu süreçlere paralel olarak gelişen, değişen, sürecin özelliklerini taşıyan siyasal/politik olguların kapitalizmin ekonomik gelişim ve değişiminin üzerinde yükseldiği gerçeğinden hareketle, sınıf mücadelesinin bu değişikliklere göre şekillendiğidir. Her değişiklik gerek kapitalizm açısından gerekse işçi sınıfı açısından yeni durumlar yeni olanaklar, yeni güçler yaratır.  Değişen durumlar karşısında geçmiş dönemlerde doğru tahlil edilmiş sınıfsal analizler hükmünü yitirir, işe yaramış, başarı yaratmış örgütlenme biçimleri değişen dönemle birlikte mevcut duruma cevap vermez. Aynı durum burjuvazi için de geçerlidir. Yeni durumla birlikte yönetme, baskı, tehdit, şantajın biçimleri değişir, kitlesel… Devamı

Ulusal Kapitalizmden Küresel Kapitalizme-06

-DEMOKRASİDEN FAŞİZME- Bir önceki bölümde özetlenen kapitalizmin ekonomik/siyasi ve politik güncel görüntüsünün üzerine oturduğu “zemine”, yani kapitalizmin dününe ilişkin örüntülerin irdelenmesine yeniden dönülmelidir. Üzerinde ısrarla durduğumuz “ Ulusal kökenli tekelci kapitalizmin küresel kapitalizm tarafından yutulduğuna” ilişkin tezimiz yoğun itirazlara uğramakta, ileri sürülen savların içeriğinde olmayan sonuçlara varılmaktadır. Farklı gerekçeler ve farklı söyleyiş biçimleriyle ileri sürülmesine karşın, tümünü ortak ifadesi ulusal kökenli tekelci kapitalizmin üzerinde, onu yutan ve yer kürenin tamamında egemenlik üreten “küresel kapitalizm” kavramına olan itirazlardır. Yani, bir başka deyişle itirazcılar itirazlarına Lenin’i dayanak göstererek anti Leninist doğmalarını Lenin’e mal etmekte ve küresel kapitalizmi Lenin’in neden görmediğini, bu teorinin… Devamı

Ulusal Kapitalizmden Küresel Kapitalizme-05

-DEMOKRASİDEN FAŞİZME- Bugüne değin siyasal/sosyal  tarihin verileri Ulusal kökenli tekelci kapitalizmin gerek tek tek ülkelerdeki gerekse sistemin genelindeki evrelerini ve bu evrelerde ortaya çıkan ilişki ve çelişkileri irdelemekten ibarettir. Bu elbette doğru bir yaklaşımdır ve tarih elbette toplumların önüne çözebileceği sorunları koyar. Ancak 21. Yüzyılın hemen başlarında siyasal ve sosyal tarihin tekelci kapitalizmi irdeleyen verileriyle açıklanamayacak baş döndürücü hızla gelişen olaylara tanık olundu ve dünü açıklamada kusursuz olsalar bile bugünü açıklamaya dünün paradigmalarıyla yaklaşımlar kısır döngüye dönüştü ve mevcut durumun dünün paradigmalarıyla açıklamaya çalışmaktaki ısrar devam etmektedir. Dünün verileriyle bugünü açıklamak  ısrar etmek, net ve kavranabilir, yaşama geçirilebilir sınıf tavrının… Devamı